Yeme problemleri, psikolojik iyilik halimiz ile yakından ilişkilidir. İç dünyamızdaki sarsıntılar, bizi yemeye yönlendirebilir. Duygusal yeme olarak adlandırılan bu durum, yaşanan duygusal sıkıntıların azaltılması adına yapılan yeme eylemlerine işaret eder. Kişi canını sıkan bir olayın ardından, doyma hissini kaybedecek kadar yemek yerken kendisini bulabilir. Bu zorlanılan yaşam olaylarından kısa bir anlığına da olsa bir kaçıştır, kurtuluştur, unutuştur. Sonrasında, kişi pişman olur ancak iş işten geçmiştir. Hatta bazen kişiler bu pişmanlık nedeniyle kendilerini kusturabilir. Duygusal yeme problemleri, kilo alma ve vermenin birbirini sık aralıklarla takip ettiği değişim dönemlerine de neden olabilir. Bir süre sonra, kişi istemediği oranlarda yemek yemekten, bundan dolayı yaşadığı pişmanlıktan, kilo takibi yapmaktan, farklı diyet reçeteleri denemekten ciddi manada yorulabilir. Yeme problemleri, kişinin hayatını (ev ve/veya iş hayatı, sosyal hayat vb.) olumsuz yönde etkileyebilir.
Yeme problemlerini, kişinin yalnızca bireysel hayatındaki problemlerle kısıtlı tutmak mümkün değildir. Yeme problemleri, modern dünyanın en belirgin sorunlarındandır. Görüntü kültürünün hayatın merkezine yerleşmesi, güzellik algısının belirli formatlarda sunulması, “trend” veya “moda” akımlarının dizi, film, dergi, reklamlar aracılığı ile servis edilmesi gibi nedenlerden dolayı günümüzde belirli bir beden algısı oluşuyor. Bedene dair belirli ölçüler, görünümler, normlar belirleniyor. Gittikçe artan bir şekilde bu normlara uyma, yetişme gayreti estetik ameliyatları, yeme problemleri gibi durumları doğuruyor. Hem fiziksel hem psikolojik etkiler bir arada görülüyor. Hatta kimi durumlarda, zayıflama çabaları tehlikeli boyutlara varabiliyor ve birçok genç bu yüzden hayatını kaybedebiliyor. Bu nedenle, psikoterapi sürecinde, yeme problemleri, yalnızca içsel duygusal süreçler ile değil, aynı zamanda global değişimler, sosyal etkenlerle birlikte değerlendirilmelidir. Böylesi bir değerlendirme, danışanın yaşadığı sorunları daha geniş bir perspektiften ele alabilmeyi sağlayacağı için terapide izlenecek yolun da daha isabetli ilerlemesi mümkün olur.

