Kaygı; geleceğe dönük, gerçekleşme olasılığı olan durumlar üzerine düşünme ve buna dair senaryolar üretme süreci olarak tarif edilebilir. Zihinsel olarak olma olasılığı olan senaryolar üzerine düşünürken, kaygı kişiye o senaryoların olasılığını, ihtimalden daha öte bir şekilde görmesine neden olabilir. Yani, bir durum ihtimal olarak düşünüldüğünde, bu, kaygının etkisi ile sanki gerçekmiş gibi deneyimlenmesine neden olabilir. Bu endişelenme ile kişi o olasılığa karşı önlemler alma ihtiyacı hissedebilir. Kaygı bazen kendi veya sevdiklerinin başına kötü şeyler (kaza, hastalık vb.) gelme olasılığına, bazen sosyal ilişkilerde olabilecek sorunlara (rezil olma, konuşurken sesin titremesi, dalga geçilmesi olasılığı vb.), bazen de belirli durumlara (yükseklik, hayvanlar, uçağa binme vb.) yönelik olabilir. Kaygı türleri, görünümleri itibariyle farklı olsa da kaygının insan hayatı üzerinde benzer etkileri de vardır. Kaygı yaşayan kişiler sıklıkla bir kısır döngüdeymiş ve oradan çıkamıyormuş gibi hissettiklerini ve yorulduklarını ifade ederler.
Kaygının, hayatına girdiği kişiyi etkisi altına alabilmesi için bazı taktikleri vardır. Kişi kaygıyı ne kadar iyi tanırsa, ona karşı o kadar iyi önlem alabilir. Bu nedenle, kaygıyı yakından tanımak için kaygının karakteristik özelliklerini öğrenmekte yarar vardır. Kaygı ile mücadele eden danışanlar psikoterapi sürecinde, kaygının niteliklerini, etkilerini, taktiklerini daha yakından tanıma imkanı edinirler. Böylece, kaygıyı daha iyi tanımaları, kaygıyla nasıl baş edebileceklerinin yollarını keşfetmelerini de mümkün kılar.

