Ergenlik dönemi, çocukluktan çıkmaya başlanan ve yetişkinliğe girmek üzere olunan bir geçiş evresidir. Bu dönemin en belirgin özellikleri arasında, bedensel (hormonel) değişimler, duygusal iniş çıkışlar, sosyalleşmenin artması, kimlik arayışı, soyut (kavramsal) düşünmeye başlama gibi zihinsel, duygusal, fizyolojik, psikolojik, sosyal değişimler yer alır. Aile ile iletişim bir müddet askıya alınabilir, azalabilir. Arkadaşlık ilişkileri hayatın merkezine yerleşir. Karşı cinse ilginin, alakanın artması da bu dönemde başlar. Bu ve benzeri birçok değişim ve yeni deneyimler bazı durumlarda gençlerin bazı sorunlar yaşamalarına neden olabilir. Bu sorunlar yetişkinlik dönemindeki sorunlara benzer sorunlar (kaygı, depresyon, travma vb.) olabileceği gibi bu dönemin özellikleri ile bağlantılı olabilecek problemler (sınav kaygısı, okula uyum problemleri vb.) de olabilir.
Ergenlik dönemi gençler için olduğu kadar anne babalar için de değişimlerin olduğu hatta bazı sorunların baş gösterdiği bir süreç olabiliyor. Anne babalar, ergenlik dönemine giren çocukları ile ilgili kaygılar yaşayabiliyor. O güne dek çocukları ile kurdukları ilişkinin bozulmasından, kopmasından veya çocuklarının hayatta “yanlış” yapmalarından endişe edebiliyorlar. Ergenlik dönemi o nedenle sadece gençlerin değil, ebeveynlerin de etkilendiği bir dönem olabilir. Terapide gençlerle çalışırken, aileleri de sürece dahil etmek oldukça önemlidir. Ergenlik döneminin hem gençler hem de anne babalar üzerindeki etkilerini çalışmak, ebeveyn ve genç arasındaki ilişkinin bu dönemde uğradığı değişiklikleri ele almak gerekebilir. Ergenliği, çocukluktaki haliyle evlat ve ebeveyn ilişkisinin kaybı gibi düşünmek ve kaygılanmak yerine, ergenlik dönemini bir süreç olarak görmek ve bu süreçten geçerken hem ebeveynin hem de gencin birbirleri ile nasıl bir dayanışma kurabileceklerini çalışmak önemlidir.

